Bilgisayar Oyunlarının Çocukların Hayatındaki Yeri
Çocukların okuldan eve, evden okula hiç bitmek bilmeyen bir alış verişi var. Sadece okuldan da değil sokakta, sitenin bahçesinde oynadığı arkadaşlarından da… Her iki taraf da birbirine devamlı olarak bir şeyler taşıyor. Çoğu zaman ders notları, bitmeyen ödevler, popüler şarkılar veya futbolcular ve tabii ki küçük tartışmalar, yenilikler. Anne babalar bu söylediklerimle neden bahsettiğimi çok iyi anlayacaktır.
Son yıllarda tüm bu geliş gidişler arasında bir de bilgisayar, tablet veya telefon üzerinden oynanan oyun ve karakter isimleri girmeye başladı evimize, hayatımıza.
Çocuklar okula gitmeden önce veya eve girer girmez telefon veya tabletin başına geçip bu oyunları oynamaya başlıyorlar. Kaç karakterinin olduğu, kaç kupasının olduğu, sıralamada kaçıncı olduğu gibi konular çok önemli! Hatta bu konuları tartışmak için arkadaşları ile bir whatsapp grubu bile kuruyorlar.
Örneğin Brawl Stars isimli oyun ilkokul çağından başlayarak çocuklar arasında birhayli popüler son günlerde. Sizin de mutkala bildiğiniz yıllardır bir Minecraft ismi dolanır durur çocuklar arasında. Bugüne kadar en çok oynanan oyun olabilir Minecraft.
Şöyle ki; Markus Notch Persson tarafından 2009'da yazılmış, resmi olarak 2011 yılında yayınlanmış bir bilgisayar oyunu aslında. 2010’da “En İyi Bağımsız Proje” ödülü, 2011’de “Oyun Geliştiricileri Konferansı”nda beş ayrı ödül, 2012’de “Golden Joystick Ödülleri”nde ise “En İyi İndirilebilir Oyun” seçilmiş. MIT profesörü Eric Klopfer oyunun “Çocukların uzamsal zekâsına katkıda bulunduğunu” açıklamış. Yapılan araştırmalarda Minecraft sayesinde çocuklarda çevre bilinci, şehir planlaması, kendi tercihlerini yapabilme becerisinin geliştiği bile söyleniyor.
İstatistiklere göre şu an dünyada 40 milyondan fazla kişi oynuyor bu oyunu ve 2015 yılında 2.5 milyon USD’ ye Microsoft tarafından satın alınmış.
Tüm bu söylenenler, yani çocukların gelişimine olan katkısı doğrudur tabii ve mutlaka eğlencelidir de. Fakat görmezden gelemeyeceğimiz bir gerçek daha var ki o da bağımlılık yaptığı! Yani saatlerce telefona veya tablete bakmak, aynı oyunu hırsla ve günlerce oynamak, kaybedince veya oynamasına izin verilmeyince ağlamak, bahçede arkadaşları ile oynamak yerine evde oyun başında vakit geçirmek bir çocuk için hiç de sağlıklı davranışlar değil.
Şimdi çoğu cocuk mahallede trafikten veya başka güvenlik sorunları nedeniyle dışarı çıkıp oyun oynayamıyor. Çoğunun bulunduğu semtte kolayca gidebileceği bir park ve eğlence alanı da yok. Bu nedenle en kolay ulaşabilecekleri oyun ellerinde aletlerin içindekiler diyeceksiniz, hak veriyorum…
Çocuklar bu tür oyunları oynamasın demiyorum tabii ki. Ama mutlaka yaş gruplarına uygun, belli saatler içinde, ebeveynlerin denetiminde oynamalılar. Çünkü bu oyunlar bizim çocukluğumuzdaki saklanbaç, yakan top, seksek, körebe gibi oyunlara hiç mi hiç benzemiyor. Tamam belki zeka gelişimlerine daha fazla katkıda bulunuyor ama asosyallik gibi bir duruma da yol açtığı bir gerçek.
Gelin biz yine de anne babalar olarak önlemimizi alalım. Onları üzmeden, bazen birlikte oynayarak, çok fazla online olmalarına izin vermeden (hiç tanımadığı, kim olduğu, kaç yaşında olduğu, amacının ne olduğu belli olmayan bir çok insanın bulunduğu ortam!) teknolojiden ve onlar için gündem olan oyunlardan uzak bırakmadan, hem oyun oynayan hem de sosyal ve bilinçli bir birey olmaları için elimizden geleni yapalım.
Banu Çelik